Reklam Alanı

28 Şubat ve 'Hayata Dönüş' mağdurunun feryadı

Taş atan çocuklar için, slogan attığı için tutuklanan çocuklar için çıkarıyoruz sesimizi. Gücümüz yettiğince. Ama... Bir de çocukken tutuklanıp, cezaevlerinde büyüyen, inanılmaz işkencelerden geçip, ceberut bir rejimin insanlık dışı uygulamalarına maruz kalanlar var. Tüm bu eziyet yetmezmiş gibi şimdi yeniden tutuklanma tehlikesi altında olanlar. İşte onlardan biri: Yakup Köse...
Onun hikayesi 28 Şubat rejiminin utanç verici zalimliğine rastlıyor. O rejimin yüz karası 'Hayata Dönüş Operasyonu' ile devam ediyor. 14 yaşındayken evinde bulunan bir dergi yüzünden tutuklanıyor ve terör örgütü üyeliğinden idama mahkum ediliyor Yakup. Hikayesi uzun, acı. Tüm detayları burada yazacak yerim yok ama bugün yakın geçmişteki hukuksuzluklarla hesaplaşmak için bir sayfa açıldıysa bu ülkede, Yakup'un hikayesi tam da hesap sormanın neden şart olduğunu yüzümüze çarpan bir örnek. Ben özellikle utanmadan 'Hayata Dönüş Operasyonu' denen katliam operasyonuyla ilgili bölümü buraya almak istiyorum. Şayet 28 Şubat süreci yargılanacaksa ki yargılanması şart ve süreç de oraya doğru gidiyor, bu tekil hikayeleri unutmamalıyız. Sözü Yakup'a bırakıyorum:
***


'Tutuklandığımda 1.40 boylarında 40 kiloydum. Ailem çevrem şaşkın... Cezaevinde saçlarım kesildi ağzım burnum kırıldı. Adli koğuşta yattım. 4 ay sonra cezaevi mazgalı açıldı ve bir gardiyan aldı beni, gittik bir imza attırdılar ve elime koca bir dosya tutuşturdular. İzmir DGM tarafından hazırlanan iddianamem artık elimdeydi. Suçum anayasal düzeni cebren silahlı örgüte üye olarak yıkmaya teşebbüs madde 146/1 idam cezası... Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum, velev ki ettim, bir çocuğa uygulanan bu tutumlar doğru mudur? İzmir DGM de yargılanmam başladı. 28 Şubat zihniyetinin şahsım için yaptığı 2. hukuk skandalı çocuk mahkemesinde yargılanmam gerekirken DGM'de yargılanmaktı. Bu arada büyüyordum. Bandırma cezaevine sevk edildim. 
***
Sene 2000, Ramazan ayı bayrama 3 gün var. Koğuşlarımız hayata dönüşçüler tarafından basıldı. Yani devletin denetimi altında olan cezaevini bastılar, korumakla yükümlü oldukları bir arkadaşımı katlettiler ben dahil 9 arkadaşımı ağır yaraladılar. Bu operasyon sonucu Eskişehir'e sevk edilerek hücrelere konduk. Birkaç ay sonra devlete isyan etmekten dava iddianameleri gelmeye başladı. Düşünebiliyor musunuz? Baskınları onlar yaptılar, onlar öldürdüler, onlar yaraladılar arkasından cezaevinde devlete isyan etmekten dava açtılar! Adliyeye ifade vermeye gittim, orada dayanamadım ve yanımda katledilen arkadaşım için 'Hasan Meriç'i öldüren katiller hesap verecek' diye bağırdım.  Bu yüzden Ankara DGM (28 Şubat savcısı) Nuh Mete Yüksel tarafından örgüte yardım yataklık suçundan dava açıldı ve 4 yıl 8 ay ceza aldım! İdam artı 4 yıl güzelmiş dedim ve bu mahkemenin kararında çıkışta yine askerlerin arasında 'katiller hesap verecek' dedim. Bunun üzerine bir dava da İstanbul DGM tarafından açıldı ve oradan da 4 yıl 8 ay ceza aldım. Bu iki dava da 28 Şubat yargı karalarının mahsulüdür. 10 sene cezaevinde yattıktan sonra AK Parti'nin uyum paketleri vesilesiyle birçok davam düştü birkaçında ceza indirimine gidildi, yattığım on yıl da göz önünde bulunduruldu ve 2005'te tahliye oldum. Ancak daha sonra 28 Şubat'ın o dönemde açtığı Bandırma Cezaevi'ndeki baskınla alakalı Bandırma 2. Asliye Ceza Mahkemesi 11 yıl sonra karar verdi.  Ben ve arkadaşlarım 7 yılla 11 yıl arasında değişen hapis cezalarına çaptırıldık. Şimdi Yargıtay'a gönderiliyormuş dosya. Şayet onaylanırsa bunca yıl hukuksuz bir şekilde yattığım cezaevine geri döneceğim. Tahliye edildikten sonra kendime nihayet bir hayat kurdum. Sesimi duyun. Bize yapılan hukuksuzlukları görün...'
***
Şayet Türkiye bir hukuk devleti olmaya doğru gidiyorsa Yakup'un hikayesini göz ardı etmemeliyiz.  Hayata Dönüş Operasyonu'nun sorumluları yargılanmalı. Gençlerin hayatını karartanlar ortaya çıkarılmalı, 28 Şubat tüm yapısı ve destekçileri ile mercek altına alınmalı...






Kaynak: http://www.aksam.com.tr/nagehan-alci-12z.html

Hiç yorum yok

Görüşlerinizi bildirmeniz bizler için önemlidir.